AKADEMİSYEN BİLGİYİ FİLTRELEMEYİ ÖĞRETMELİ
Koronavirüs süreci , eÄŸitim sisteminde kökten deÄŸiÅŸiklikleri zorunlu kıldı, baÅŸta üniversiteler olmak üzere sistem yeniden ÅŸekillendi. Büyük bir hızla girdiÄŸimiz dijitalleÅŸme çağında, eÄŸitim için artık zaman ve mekan yok. DeÄŸiÅŸen eÄŸitim sisteminde akademisyenlerin rolü de bambaÅŸka bir yöne evrildi. Yeditepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İpek Kararaslan’a göre dijitalleÅŸmeyi zorunlu yaÅŸayan akademisyenler artık sadece bilgiyi deÄŸil, bilgiyi filtrelemeyi de öÄŸretmeli. Habertürk’te yayınlanan ve Dr. Görkem İldaÅŸ’ın hazırlayıp sunduÄŸu Yolun Başındayken programında konuÅŸan Karaaslan, dijital eÄŸitim çağında akademisyenlerin rolünün giderek zorlaÅŸtığını söyledi.
AKADEMİSYENLİKTEN SÜPERVİZÖRLÜÄžE…
İldaÅŸ’ın sorularını yanıtlayan Karaaslan’a göre akademisyenlerin iyi bir mentor olarak artık üniversitelerde farklı bir noktada olmaları ve öÄŸrencilerin doÄŸru bilgiye ulaÅŸmasını saÄŸlayacak süpervizörlük rolünü üstlenmeleri ÅŸart. Dahası tartışma ortamlarıyla öÄŸrenciyi öÄŸrenme süreçlerinin içine daha fazla dahil etmeleri gerekiyor. ‘ DijitalleÅŸme ile eskiden sınıfta 15 kiÅŸiye anlatan akademisyenler, artık topluma daha yakın oldular’ diye konuÅŸan Karaaslan, akademisyenlerin bu sürece çok iyi ayak uydurduÄŸunun altını çizdi.
‘DİJİTALLEÅžMEYİ ZORUNLU YAÅžADIK’
‘Kovid-19 salgını döneminde en çok çalışanlar akademisyenler oldu. DijitalleÅŸmeyi zorunlu yaÅŸamak durumunda kaldılar. Ben yılmazlıkta Türkiye'deki herkesin çok iyi bir adım attığını düÅŸünüyorum’ diye konuÅŸan Karaaslan’a göre, Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı ve iÅŸ dünyasının mezunlardan beklediÄŸi yetkinliklerden biri olan ‘yılmazlık’, öÄŸrenciler için de eÄŸitimciler için de olmazsa olmaz… ‘Var olduÄŸunuz ortam ÅŸartlarına kendinizi adapte edebilme gücünün genlerimizde var olduÄŸunu düÅŸündüÄŸüm için bazı ülkelerin çok daha önündeyiz’ diye konuÅŸan Karaaslan, her an deÄŸiÅŸen gündeme adaptasyonda iyi bir yerde olduÄŸumuzu da sözlerine ekledi. Karaaslan’a göre bir diÄŸer önemli yetkinlik olan ‘bilgiyi üretme’ konusunda ise sınav odaklı eÄŸitim sistemi nedeniyle zaman zaman sıkıntılar yaÅŸanabiliyor.
ÖÄžRENCİLER BİLGİYİ EN KADAR ÜRETEBİLİYOR?
‘ÖÄŸrencilerimiz üniversiteye kadar genelde test çözerek geldikleri için, üretebilme noktasında ilk yıllarda bir problem olduÄŸunu görüyoruz ’ diye konuÅŸan Karaaslan’a göre öÄŸrenciler bu yetkinlikleri daha sonraki yıllarda kolaylıkla kazanabiliyorlar. Bu noktada akademisyenlerin rolüne dikkat çeken Karaaslan, ‘onlara ne kadar, bilginin doÄŸruluÄŸunu öÄŸretip, o doÄŸru bilgiyi kullanmaları üzerine çalışmalar yaptırabilirsek, öÄŸrencilerin üretkenlikleri karşısında hayretler içerisinde kalacağımız durumlar yaÅŸayabiliriz’ diye konuÅŸtu.
‘PODCAST’ NASIL BİLGİ AKTARIMI YAPACAK?
ÖÄŸrencilere bilgiyi aktarma noktasında ortaya çıkan dijital yeniliklerden de bahseden Karaaslan, geçtiÄŸimiz haftalarda açılan podcast kanalı ile bilgi aktarımının yanı sıra pek çok içeriÄŸin de öÄŸrencilerle buluÅŸtuÄŸunu söyledi. Ders materyallerinin de aktarılmaya baÅŸlandığı podcast, aynı zamanda farklı disiplinleri de bir araya getirecek . ‘Üniversite, bir bütün olarak algılanması gereken bir kültürdür’ diye konuÅŸan Karaaslan’a göre kampüs de bu kültürün en önemli halkalarından biri…
YÜZ YÜZE EĞİTİM, ONLINE MATERYALLER İLE HARMANLANACAK
ÖÄŸrenciler, koronavirüs salgınını sonrası yeni dönemde okullarına kavuÅŸmayı beklerken, üniversitelerde de hazırlıklar sürüyor. Karaaslan, yeni dönemde uygulanacak ‘hibrit’ eÄŸitim ile yüz yüze eÄŸitimin, online eÄŸitim materyalleri ile harmanlanacağı karma model hakkında da bilgi verdi. YÖK’ün açıklaması doÄŸrultusunda derslerin yüzde 40’ının online yapılacağı sistem üzerinde çalışmaların sürdüÄŸünü kaydeden Karaaslan, ‘minimum öÄŸrenciyi bir araya getirebildiÄŸimiz ama öÄŸrencileri de yüz yüze görebileceÄŸimiz ortamlar hazırlamaya çalışıyoruz.’ diye konuÅŸtu.