İyi bir yönetici var mıdır? Çalışma hayatında yöneticisinden memnun olmayanlar benim neredeyse yarım asırdır gördüğüm kadarıyla, yüzde on beşe karşı yüzde seksen beş kadardır. Burada, ilk defa “Ken Blanchard’dan” duyduğum ama bu duyumdan önce de defalarca şahit olduğum bir sözü hatırlatmadan geçemeyeceğim, “İnsanlar İşletmelere Gelirler, Memnun Olmadıkları Yöneticilerinden Kaçarlar” iş yaşamında yaşanan neredeyse bire bir tam da budur…
Bir aday, “X” veya “Y” işletmesinin adına, boyutuna, yaptığı işe bakarak bir işe talip olur, işe kabulünden ve bir müddet çalıştıktan sonra, oradan vaz geçerse, bu büyük ihtimalle “yönetici-çalışan” sürtüşmesi sonucudur. Sürtüşme elbette fiziki kavga şeklinde olmayabilir, gizli tahakküm, yalnız bırakılma, sorunları çözmeden erteleme, keza istenen haklı bazı şeylerin halledilmeyip, sürüncemede bırakılması “sürtüşme” dediğim durumun belli başlı nedenlerindendir.
Yönetici olmayı arzu edenler için mevkii sahibi olmanın, mevcut gelirini artırmak, otomobil gibi bazı ayrıcalıklara sahip olmak, haklı veya haksız(!) saygı görmek gibi sayabileceğim çok sayıda avantajı olmakla beraber, zorlukları pek düşünülmez. Oysa yöneticilik başlı başına bir sorumluluk alma işidir.
Yönetici iyi olursa ona bağlı “n” sayıda insan ve onların kullandıkları insan dahil tüm üretim araçları iyi kullanılır. Verim sağlanır, kapasite tam kullanılır, bölüm veya birimin görevi her neyse, kaliteli çıktılar üretilir. Bunun tersi geçerliyse ne verimden ne de kaliteden söz etmek boş söz olur, iyi sonuçlar sadece şanslara kalır. Her zaman söyleyip uyardığım şekilde, kötü yönetici ve kötü yönetim, özelden genele önce ilgili bölümün, sonra işletmenin, sonunda da ülkenin zararına bir durum yaratır. İyi yönetim her şeydir!
Kötü ya da kibarca ifade etmeye çalışırsam, yetersiz yönetiicilerin yanından en önce bilgili, yetkin ve “işini / görevini seven insanlar” kaçarlar. Bu tarz iyi insanlar sabırlıysalar kısa bir süre kötü yöneticiye katlanırlar ama hem “çok iyi hem de sabırsız” olanlar derhal başka iş arayışına girerler. Geriye kalanlar ancak “kötü yöneticiye layık, kötü çalışanlardır” bu durum, ilgili kurumun gerileme sürecine girmesine sebep olur.
Kötü yönetimin sebepleri sırası ile;
1- BİLGİ VE BECERİ EKSİKLİĞİ:
Bu konuyu üç ana bölümde özetleyebilirim. Bunlar;
• Yaptığı İşi Tam Bilmemek (Teknik Bilgi Yetersizliği)
• Yönetim Bilimini ve Özellikle de Organizasyon Alt Bilimini Bilmemek
• Empatik İletişim Becerisine Sahip Olmamak
• Liderlik Becerilerine Sahip Olmamak
2- EĞİTİM VE YETİŞTİRME HATALARI SONUCUNDA EGOİST YAPIDA OLMAK:
Ego her insanda olan bir psikolojik durumdur. Benlik hissinin hatalı gelişmesi sonucunda oluşan bencillik pratik hayatta ego kaynaklı sorunlara neden olmaktadır. Rastladığım ve analiz etmeye gayret ettiğim yüksek egolu “kötü yöneticiler” aşağıda sayacağım bazı durum ve deneyimlerinin sonucunda egoist davranan ve “iyi yöneticilik” yapamayan kişilerdir. Bunlar;
• Halis bir vizyon sahibi olmaksızın, sıkı çalışma ve gerçekten de bazı şanslar sebebiyle hasbel kader para kazanmış kişilerden oluşmaktadır. Daha çok iş sahiplerinde görülen bu egoistler, “Ben Bu Kadar Çok Kazandım, O halde Her Şeyi(!) En İyi Ben Bilirim” modunda yaşayan kişilerdir.
• Ebeveynleri tarafından hatalı yetiştirilmiş, “Kaşının Üzerinde Gözün Var” denmemiş genel olarak “paylaşmak” konusunda da eksik kalmış kişilerdir.
• Okul hayatlarında çok çalışmış ve iyi okullarda okudukları halde (İneklemeye yatkın) hayatı tanımamış sadece iyi notlar alarak okullar bitirmiş teorisyen ağırlıklı “Ben Bilirim, Ben En İyiyim” modundaki kişilerdir.
Bu saydığım temel nedenler biri diğerini etkileyerek bir insanı zıvanadan çıkartabilirler. Zıvanadan çıkmış kişi de dört dörtlük “kötü yönetici” adayıdır.
Kötü yöneticiler “Ben söyledim ama yapmamışlar” tarzını sıkça kullanan ve “Yetkiyi Devredebilirsin Ancak Sorumluluğu Asla Devredemezsin” gerçeğini bilmezler veya bilmezden gelirler. Kötü yöneticiler “Kapalı kapıları” seven yöneticilerdir. Bu tarz yöneticiler “Koskoca mühendis olmuşsun yap bu işi” veya “Şimdi çok meşgulüm, evel Allah sen halledersin, haydi gözüm.” ya da “Tam da toplantıya giriyordum sen bir şekilde bitirirsin bu işi.” tarzında ifadeleri çok kullanırlar, kapıları fiziki anlamda da sıkıca kapalıdır. Hele hasbel kader üst yönetim makamlarına gelmişlerse, kapılarındaki sekreter bariyerini(!) geçmek oldukça zor olur.
Kötü yöneticiler konularından kopmuşlardır. Zor bir sorunu geçtim rutin bir sıkışıklıkta, bir önceki paragrafta örnek verdiğim tarzları ile güzel “kıvırma ve kıvırtmalar” yaparak, işten ve sorularınızdan sıyrıldıklarını zannederler.
Kötü yöneticiler gerek teknik gerek beşeri anlamda eğitimleri almayı bir “yetersizlik” zannederler oysa bu tür eğitimler onları teknik anlamda güncel kalabilmelerini sağladığı kadar, hatalarını görerek daha iyi birer insan ve iyi bir yönetici olmalarını da sağlar.
Kötü yöneticiler, “Bu konu benim konum değil, bu konuda şuraya müracaat et” veya “Bu istediğin şu nedenle olanaksız.” demekten kaçınırlar… Sık rastlanan örnek, “Bana şu ek olanağı veya şu ücreti sağlayın” diyen bir astına “Tamam konu bende” diyen yöneticilerdir. Bu tipler konuyu üst yönetime yansıtarak “kötü adam(!)” olmak istemezler ve astının “Bekleyen Derviş Sıkıntıdan Gebermiş” pozisyonunda verimsizliğe dalmasına sebep olurlar.
Kötü yöneticiler “takım çalışmasını” istemezler veya sadece sözde isterler, bunun yerine takımı paramparça edecek hataları sıkça yaparlar:
• Takım elemanlarının birbirlerini gammazlamasını hoş görür hatta bunun için bazı “Gammaz Kuşlara” olanak sağlarlar.
• Takdir etmeyi bilmezler, takdir etseler de takdir edilen kişiyi yüceltirken, diğer takım elemanlarını rencide etmekten kaçınmazlar.
• Yeni öğrenen bir astı dahi azarlamaktan geri durmazlar. Özetle uyarı yapmanın inceliklerini bilmeden, “Langır lungur” uyarı yaparak demotivasyona sebep olurlar.
• Başarılı bir takım iyi bir lider sayesinde oluştuğunu unutarak, oryantasyon yapmazlar, astına işi öğretmezler. Sahadan kopmuşlarsa sahada bire bir koçluk yapamazlar, sonuçta gereksiz sıkı kontrol veya gereksiz serbesti vererek astlarını başarısız ederler. Kötü yöneticilerin takım elemanları, bir birine düşer ve dedikodular artabilir.
• Kötü yöneticiler genellikle diğer departmanlar ile de sürtüşme ve çekişme yaşarlar. Empati fukarası oldukları için kendi takım elemanları ile olduğu kadar diğer bölüm ve birimlerin çalışanları ile de hatalı iletişim kurarlar. Bu durum da genel bir iletişimsizlik, genel bir dedikodu ortamı yaratarak hem kaliteyi hem de verimliliği yerle bir ederler.
Dostlarım bu anlattıklarımın özeti iyi bir yönetici olmanın tek yolunun “İyi Bir Lider” olmaktan geçtiğidir. Yukarıda saydığım konulardan iletişim başlı başına bir ilaç ve liderliğin ana girdisi olsa da, sadece “iyi ilişkiler” kuran yöneticiler, “sert yöneticilere göre” daha da az başarı gösterirler, Bilgi ve iş ile ilgili diğer beceriler yetersiz ise, sadece “canım – cicim” verimi de kaliteyi de sağlamayabilir. İyi yönetici olabilmek için TEK YOL, TEK ÇÖZÜM LİDERLİK BECERİLERİNİZİ GELİŞTİRMEKTİR.
Tüm dost ve arkadaşlarıma çok daha başarılı bir hayat diliyorum. Her şey gönlünüzce olsun.
Ahmet Levent ÖNER
ALTINTEPE
17 Aralık 2025
Yazıyı Paylaş:




